12 Mayıs 2010 Çarşamba

Kader mi, ihmal mi?

Bursa’nın en önemli sorunu konusunda her kesimden çeşitli açıklamalar geliyor. Uludağ, turizm, ekonomi, kaçak yapılaşma vs…
Hâlbuki insanları canından eden, nice ailelerin ocaklarını söndüren trafik sorunu hiçbir zaman en önemli sorun olarak ortaya atılmıyor, tartışılmıyor…

Dağ yöresinin sorunlarının en başında da ulaşım geliyor. Hükümet ve yerel yönetimlerin yapımı konusunda hamle yaptığı ancak 2 yılda sadece 2 kilometresinin yapılabildiği (!) Keles yolu yine 1 can aldı, 2’si ağır 6 kişiyi de hastanelerde yoğun bakımlara yolladı.

Kaza yapan iki araçtaki toplam 9 kişi de, okullarda gelecek nesile eğitim verebilmek adına hergün 1 saatlik ölüm yolunu korkarak geçiyordu. Keles'te bir bürokrat ve bir öğretmen, geçtiğimiz aylarda Keles’e gittiğimde bu konudan dert yanıyordu;

“Biz bu yolları hergün sabah akşam çekiyoruz. 2 yıldan buyana sadece 2 kilometre yol yapılabildi. Burada yaşayan, burada çalışan insanlar hiç düşünülmüyor. Hergün bu yolları katederken ‘acaba bugün de çocuklarımıza kavuşabilecek miyiz’ korkusuyla gidip geliyoruz.”

Evet, bahsettiği bu yollar, bir tarafta görünürde yol genişleme çalışması yapılıyor, kalan dar kesimden de çift yönlü araçlar çalışıyor. Yol çalışmasını yapanlar 2 yılda 2 kilometreyi bitirebildilerse, demek ki ayda sadece 2 saat çalışıyorlar.
Peki ölüm yollarında canlarını verenlerin hesabını kim verecek?
27 yaşında hayatının baharında gelecek nesillere ilim öğretmek için yollara düşen genç öğretmenin ne günahı vardı?

Ya da çocuklarına ekmek götürmek için Keles-Bursa veya dağ ilçeleri ile Bursa arasında mekik dokuyan Ahmet, Hasan, Mehmet’lerin canı, hayatı yeterince değerli değil mi? Değerli değilse, değerli olan nedir?

Bu yollara ya başlanmamalıydı, ya da başlandıysa bitirilmeliydi. Bu yollarda meydana gelen ve gelecek olan her kazanın, her ölümlerin sorumluları, umarım vicdanlarına artık kulak verir…

Sağlıcakla kalın…

Hiç yorum yok: